T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI Çanakkale Mehmet Akif Ersoy İl Halk Kütüphanesi

Conkbayırı Muharebeleri

CONKBAYIRI MUHAREBELERİ

25 Nisan kara çıkarmalarından Ağustos ayına kadar geçen süre içersinde Müttefik birlikleri, kayda değer bir ilerleme yapamadığından ve mücadelenin siper savaşına dönüşmesinden dolayı bu tıkanıklığı ortadan kaldırmak için yeni bir plan hazırlamışlardır. Bu plana göre 6–7 Ağustos gecesinden başlayarak İngiltere’den getirilen yaklaşık 50.000 civarında askerle Suvla Koyu’nda yeni bir çıkarma daha yapılarak mücadele daha geniş bir alana yayılacaktır. Bu planın zayiatsız bir şekilde yerine getirilmesi için 6 Ağustos sabahı Seddülbahir ve Arıburnu mıntıkalarında düşmanın yoğun topçu ateşi ve taarruzları başlar. Burada amaç yeni yapılacak olan çıkarmayı, Türk askerlerinin karşılamasını engellemek için asker sevkıyatının önüne geçmektir. Bu taarruzlardan 6 Ağustos’ta Kanlısırt’ta yapılan Anzac hücumu çok şiddetli olmuş ve Türk tarafına ciddi darbe vurmuştur. Bunun yanı sıra tarihe damgasını vuran diğer bir olay da 7 Ağustos’ta Avustralya Üçüncü Hafif Süvari Tugayı’nın gerçekleştirdiği Cesarettepe (The Nek) taarruzudur. Bu saldırıda donanma topçusu ile karadaki komutanın saatleri arasındaki 7 dakikalık fark düşman askerlerinin zararına olmuş ve 15 metrelik mesafede ilk anda yaklaşık 300 askerlerini yitirmişlerdir. 8 Ağustos tarihi ise Türk tarafı için tarihi bir kararın alındığı bir gündür. Bu günde, Suvla’ya çıkarma yapan askerlerin ilerlemesini durdurmak için Saroz Gurubu Komutanı Albay Fevzi Bey, Gelibolu ve Bolayır’dan getirilen birliklerin yorgun olması gerekçesiyle yapılacak olan taarruzu bir gün sonraya alma kararı sonucu 5. Ordu komutanı Liman von Sanders tarafında görevinden alınmış ve yerine Albay Mustafa Kemal Bey atanmıştır. M. Kemal, Albay Fevzi Bey’in taarruz planında hiçbir değişiklik yapmadan uygulamış ve 9 Ağustos günü ilerleyen düşman askerlerini durdurarak 1. Anafartalar Zaferi’ni kazanmıştır. Aynı gün Albay Mustafa Kemal Bey, daha önce görev yaptığı Conkbayırı’na geri dönmüştür.

10 AĞUSTOS CONKBAYIRI MUHAREBESİ


Ian Hamilton’un Anafartalar Bölgesi’ne açmış olduğu yeni cephenin amacı Kocaçimentepe idi. Bunun yanında Kocaçimen’in bir parçası olarak ta Conkbayırı’ydı. Albay Mustafa Kemal’in Anafartalar Bölgesi’ndeki başarının Kocaçimen bölgesinin tutulmasını garanti altına almadığı düşüncesi ile bu bölgeyi Anzac ve İngiliz birliklerine kaptırmamak için kuvvetlerini bu zirve bölgesine yerleştirmeyi planlar. Bunun üzerine Mustafa Kemal ve Kurmayları Çamlıktekke’den Conkbayırı’na yönelirler ve düşman uçaklarının takibi altında zorlukla 8. Tümen karargahına ulaşırlar.
Anafartalar Grup Komutanı Albay Mustafa Kemal, tümen karargahından almış olduğu bilgiler ışığında 10 Ağustos sabahı saat 04.30’da baskın şeklinde bir taarruza karar verir. Conkbayırı’nda ise 8. Tümene bağlı 23. ve 24. Alaylar bulunmaktaydı. Taarruza iştirak edecek iki alay ise daha gelmemişti. Bu alaylar ise 28. ve 41. alaylar idi. 
Mustafa Kemal O geceyi 8. Tümen karargahında geçirir. Tümen Komutanı ve Kurmaylarına taarruzun nasıl yapılacağını anlatır. Mustafa Kemal’e göre taarruz şu şekilde yapılacaktı.”Hücum cephesinde 24. Alay’la bazı perakende erlerden bir avcı hattı vardı. Bu hattın düşmana mesafesi azami 20–30 adımdı. İhtiyatta bulunan 24. Alay Conkbayırı’na karşı ve yeni gelmekte olan 28. Alay bunun solunda olarak, Şahinsırt’a karşı karanlıkta fevkalade sükunet ve disiplinle, avcı hattının 20–30 adım kadar gerisinde taarruz cephesi boyunca harp safı düzeninde bir vaziyet alacaktı. Gecikmiş olan 41. Alay da gelişindeki vaziyete göre kullanılacaktı. Düşmana katiyen tüfek ve tabii ki top ateşi yapılmayacaktı. Erler süngü takacaklardı. Kararlaştırılacak anda harp saf düzenindeki asker hücum yürüyüşüyle düşmana atılacak ve önündeki avcı hattı da ona katılacaktı.”
Bu karar üzerine Mustafa Kemal, 10 Ağustos sabahı yapılacak taarruz için 8. Tümen komutanına alınacak düzen hakkında direktifi verir. Bunun üzerine askerler düzenlenir. Bütün askerler süngü takmış bir vaziyette siperlerinde beklemekteydi.
Artık hücum zamanı yaklaşmıştı. Albay Mustafa Kemal o anı bizlere şu şekilde anlatır. “Gün doğmak üzereydi. Çadırımın önüne çıktım. Hücum edecek askeri görüyordum. Oradan hücumun yapılmasını bekleyecektim.
Gecenin karanlık perdesi tamamen kalkmıştı. Artık hücum anıydı. Saatime baktım. Dört buçuğa geliyordu. Birkaç dakika sonra ortalık tamamen ağaracak ve düşman askerlerimizi görebilecekti.
Düşmanın piyade, mitralyöz ateşi başlarsa ve kara ve deniz toplarının mermileri bu sıkı düzende duran askerimiz üzerinde bir defa patlarsa, hücumun imkansızlığına şüphe etmiyordum. Hemen ileri koştum. Tümen Kumandanı’na rastladım. O da ve her ikimizin refakatimizde bulunanlar beraber olduğu halde hücum safının önüne geçtik. Gayet seri ve kısa bir teftiş yaptım. Önünden geçerek yüksek sesle askerlere selam verdim ve dedim ki:
“Askerler! Karşımızdaki düşmanı mağlup edeceğimize hiç şüphe yoktur. Fakat siz acele etmeyin. Evvela ben ileri gideyim. Siz, ben kırbacımla işaret verdiğim zaman hep birden atılırsınız.”
Kumandan ve subaylara da işaretime askerlerin dikkatini çekmelerini emrettim. Ondan sonra hücum safının önünde bir yere kadar gidildi ve oradan kırbacımı havaya kaldırarak hücum işaretimi verdim.”
İşaretin verilmesi üzerine süngü takıp hazır halde bekleyen Mehmetçik ok gibi siperlerinden fırlayarak karşı siperlere daldılar. Conkbayırı sırtlarında olan Yeni Zelanda askerlerinin iki taburluk kuvvetinden kurtulabilenler, yamaçtan aşağıya doğru düzensiz bir şekilde geri çekildiler.
Yine bu anı bizlere Albay Mustafa Kemal şu şekilde anlatır:
“Bütün askerler, subaylar, artık her şeyi unutmuşlar, bakışlarını, kalplerini, verilecek işarete yöneltmiş bulunuyorlardı. Süngüleri ve bir ayakları ileri uzatılmış olan askerlerimiz ve onların önünde tabancaları, kılıçları ellerinde subaylarımız, kırbacımın aşağı inmesiyle demirden bir kitle halinde aslanca bir saldırıyla ileri atıldılar. Bir saniye sonra düşman siperleri içinde gökyüzüne yükselen bir sesten başka bir şey işitilmiyordu: Allah, Allah, Allah!...”
Ön siperlerde bulunan düşman askerleri bu seri saldırının üzerine silahına davranamadı ve kısa sürede imha edildi. Sağ kanattan ise 23. Alay askerleri, geriye çekilen Yeni Zelanda ve İngiliz askerlerini takibe aldı. Ağıldere kesimine saldıran Türk askerleri ile Tuğgeneral Boldwin komutasındaki dört taburluk bir kuvvet saat 10.00’da şiddetli bir çarpışmaya tutuştu. Bu saldırı sonucu General Boldwin ve Kurmay Başkanı da hayatını kaybetti. Ağıldere kesimi nihayetinde Türk tarafının eline geçmişti.
Muharebe şiddetini sürdürürken, Çanakkale Muharebesi sonucunda Türk milletinin gönlüne taht kuracak olan Mustafa Kemal ise ölümün eşiğinden dönecekti. Yaşanan olayı 64. Alay Komutanı olan Yarbay Servet bize şu şekilde anlatır:“Süngü hücumu sırasında Conkbayırı tepesinde Mustafa Kemal’in yanındaydım. Düşmanın şiddetli topçu ateşi başladıktan sonra elini birden göğsüne götürdüğünü gördüm. Heyecanımı sezen o metin asker, parmağını ağzına götürerek ve başını kaşlarını yukarıya kaldırarak bana sessiz olmamı işaret etti.”  Mustafa Kemal’in göğsüne isabet eden şarapnel, O’nun göğsünde bulunan saatine çarpmıştı. Saat parçalanmıştı ve göğsünde küçük bir morluk oluşmuştu. İşte bu saat Mustafa Kemal’i Türk milletine bahşetmiştir.
Taarruz saat 12.15’te Mustafa Kemal tarafından durdurulur. Akşama doğru Mustafa Kemal Kurmay Başkanı ile birlikte 5. Ordu Komutanı Liman Von Sanders’in yanına giderek saldırı hakkında bilgi verir. Muharebe esnasında göğsüne bir şarapnel parçasının çarptığını ve şarapnelin saatine isabet ettiğini söyler. Saati ise o günkü başarının hatırası olarak Liman Von Sanders’e hediye eder. Liman Paşa ise Mustafa Kemal’e kendi altın saatini hediye eder. 10 Ağustos 1915 günü yapılan Conkbayırı Türk saldırısı, düşman askerlerinin Conkbayırı’nı ele geçirme ümidini kursağında bırakmıştır. Ayrıca Mustafa Kemal’in dahi bir komutan olduğunu bizlere tekrardan göstermiştir.



Çanakkale Mehmet Akif Ersoy İl Halk Kütüphanesi